30 Temmuz 2010 Cuma

Aslında bir yerlerden başlamak gerekiyor söze.
Bir ucundan tutmak gerek hayatın
Gittikçe eskiyen bir kağıt parçası gibi
Solup gidecek ömrümüz
Üstümüze yazı yazılmasına izin bile vermeden.
Kabul edemediğim gerçekler var sanırım hala
Hala Aşk'ın ötesine geçemediğim bir zaman dilimi var
Neyi söylesem onu düşünme diyorlar
Korkunun doruklara ulaştığı zamana gelmek üzereyim
Bu kadar tek düze bir yaşam olabilir mi?
Her şey aynı sırayla..
Sevmek, aşık olmak, korkmak, acı çekmek
Bu kadar sıra'dan olmamalı hayat
İzin vermemeliydim
En başından görmeliydim bunu
Ama şimdi başlayacak gücüm yok
Allah'a yaklaşıyorum
Sadece duyguları yaşadıkça onu hissediyorum
Mantıktan eser yok yazdığım en büyük eserde
Duygularımla kahrolmayı seçiyorum
Başlayamıyorum

10 Temmuz 2010 Cumartesi

Sıkıldım -ti sesi veren hayattan, kendimden kaçıyorum bu sefer de.
Nerelere gitsem uzaksın bana nasılsa...
İğneyle ipliği bile buluşturan Tanrıya göre
Yakışmadı sanırım ruhum ruhuna
Ama tek bir şey öğrendiğimi iyi biliyorum
Tanrıya göre bu evren bir hiçti
Evrene göre biz bir hiçtik.
İntahar gibi bir şey bu
Kaçıyorum işte...

6 Temmuz 2010 Salı

S E V İ 'yesiz İlişkilere

Mütemadiyen yaşam sırlarımı insanlarla paylaşır oldum. İnsanlardan korkan bir insanım ben. Bunu itiraf etmenin ağır yükü nasıldır bilir misiniz? Deli diyorlar adama. Eskiden bundan da korkardım. Artık umursamamayı öğrendim. İnsanların durup dinlenmeden denenmiş kişiliklerden bir tanesini üstüme denemesinden bıktım çünkü. Kullanılmış bir ruh satın alacağıma deli olmayı tercih ederim! Onlar hep sıradan şeyler dilediler benden. Sıradan bir insan olmamı istediler. Olamayınca anormal dediler. Anlamadım ben. Normal neydi? Anarmol kimdi? Yaşadığım bunca yıl normal olmaya çalıştım. Yani onların istediği gibi. Olamayınca anladım. Onlar'dan korkuyordum ben. Onların normal dedikleri bir insan olamamak bile bunu kanıtlıyordu.
Çocukken arkadaşlarım çarpım tablosunu ezberlerken benim odama çekilip kitap okumamdan anlamıştı aslında annem. Nasıl çocukmuşum ben? Kitaplarda buluyordum oysa ben kendimi. Geceleri erken yatardım uykumdan kredi alıp hayal kurmak için. Çok hayal kurdum. Ama kısa sürede anladım bunların sadece bir hayal olduğunu. Hayatın gerçeğiyle daha çocukken tanıştım ben. Sonra hayallerimi okuma imkanı buldum kitaplarda. Birileri benim hayallerimi yazıyordu. Hatta daha iyilerini de gördüm. Hazır hayalleri tüketmeye başladım. Oysa çevremdeki her insan bir koşuşturma içindeydi. Okulumu bitirmeli ve bir meslek sahibi olmalıymışım. Sonra da evlenmeli. Neden evlenecekmişim? dedim. Hayat yalnız çekilmez dediler. Kimin hayatından söz ettiler? Neden bunları yapmam gerektiğini sordum. Çünkü bunlar doğrular dediler. Kime göre doğruydu bütün bunlar? Hayatın bu olduğunu söylediler bana. Hayatın başka insanların hayallerini gerçekleştirmek olduğunu öğrendiğim anda bitmişti aslında hayat benim için. Bana ihanet etmişti Tanrı! Beni böyle yaratan da oydu, bana hayatın aslında bir hiç olduğunu söyleyen de. Çelişkilerimden fırsat bulup yaşayamadım zaten. Kaçtım işte hayattan. Dolayısıyla insanlardan.
Şimdi kendi ölümümü hazırlıyorum. Dayanmaya çalıştım, olmadı. Herkes tutundu bu dünyaya. Demek ki Onlar'ın istediği gibi yaşamak lazımmış tutunabilmek için. Eğer gerçekten öyleyse tutunanlardan hesap sormak istiyorum! Bunca insan varolmuş şeyler peşinde hızla yuvarlanıyor. Birde aşkı yaratmışlar. Garip bir şey... Karşındaki insan senden bahsediyorsa eğer sana, ona aşık oluyorsun! Sahipleniyorlar sonra birbirlerini. Bırakmak istemiyorlar ölümün kucağına. Beni de sahiplenen insanlar gördüm. Annem sen ölürsen yaşayamam derdi. Bana sarıldığında ben de kollarımı onun için açtığımda onu sevdiğimi sandı sanırım. Oysa ben sadece normal görünmeye çalışıyordum, işte tam Onlar'ın istediği gibi. Ben anlamadan bana tutunmuşlar meğer. Ben tutunamadım. İnsanların olmadığı bir evren hayal ettim hep. Bana sarılan insanlar olmadan da yaşayabilirdim.
Soylu gözükmüyor artık yaşama fikri gözüme. Yarattığım dünyaya dokundular pis elleriyle. Ben de gitmeye karar verdim. SEVİyesiz bir ilişkim vardı Tanrıyla. Şimdi ölüme hazırlanarak seviyemizi eşitliyorum. O yaratmakta ustaysa ben de ölümlerde ustayım.
Seviyemizi eşitlemek için geliyorum Tanrı(m).
Kazdığın bok çukurunda insanları geride bırakarak...

5 Temmuz 2010 Pazartesi


Cemil Meriç

3 Temmuz 2010 Cumartesi

Hani hiç durmak istemeyipte birden sevdiğin, tanıdığın bir şarkı çıkınca şu şarkı bitmeden çıkmayalım dersin ya dükkandan...

2 Temmuz 2010 Cuma





güneşin battığı yerdeyim
mümkün değil sana dönmem
biz olmuyor sen olmadan
kovulmuşuz bu dünyadan

mutluluğu ararken hayatım boyunca
geldiğim yer başladığım nokta
gönülde taş, gül kaldırımda
ağlamayı sor bi yağmura
sırılsıklam bir de bana

mutlu olmak istiyorum
artık gülsün şu yüzüm
tanrım ben insan değil miyim?
mutlu olmak istiyorum
sevmek benimde hakkım
yok mudur bir yenisi şu kalbin?

mutlu olmak mutlu olmak mutlu olmak
mutlu olmak istiyorum


Bu kadar tatlı, bu kadar sempatik biri daha var mı dünyada?

1 Temmuz 2010 Perşembe

Bazı günler bakamıyorum insanların yüzüne.
Kalabalıkta insanları gördükçe midem bulanıyor
Kusmak istiyorum.



Bugün.
İnsan olduğunda haber ver Selim.